Hileli iflas suçu ile, iflas kararından önce veya sonra mal varlığını eksiltmeye yönelik hileli tasarruflar cezalandırılır. Özel kast ile işlenen bir suç olup, failin hileli tasarruflar yapmadaki amacı malvarlığını eksiltme olmalıdır.
Bununla birlikte, hileli iflas suçunun objektif cezalandırılabilme şartı, Ticaret Mahkemesi tarafından gerçek/tüzel kişi tacir hakkında iflas kararı verilmesidir. İflas kararı olmadıkça, tacirin hileli tasarrufları cezalandırılamaz. Bir başka ifadeyle hileli iflas suçunda; iflas olgusu gerçekleşmedikçe tamamlanmış suçtan söz edilemeyeceği gibi, teşebbüs aşamasında kalmış bir suçtan da bahsedilemez
Tüzel kişi tacirlerde tüzel kişiliğin organ veya temsilcisi olan, tüzel kişiyi temsilen tasarrufta bulunan gerçek kişiler suçun faili olarak yargılanır.
Hileli iflas suçu, seçimlik hareketli bir suç olup herhangi birinin gerçekleşmesiyle meydana gelir. Malvarlığını eksiltmeye yönelik aşağıdaki hileli tasarruflar , hileli iflas suçunun seçimlik hareketleridir:
- Alacaklıların alacaklarının teminatı mahiyetinde olan malların kaçırılması, gizlenmesi veya değerinin azalmasına neden olunması,
- Malvarlığını kaçırmaya yönelik tasarruflarının ortaya çıkmasını önlemek için ticari defter, kayıt veya belgelerin gizlenmesi veya yok edilmesi,
- Gerçekte bir alacak ve borç ilişkisi olmadığı halde, sanki böyle bir ilişki mevcutmuş gibi, borçların artmasına neden olacak şekilde belge düzenlenmesi,
- Gerçeğe aykırı muhasebe kayıtlarıyla veya sahte bilanço tanzimiyle aktifin olduğundan az gösterilmesi.
Hileli iflas suçunun ispatı: Ceza mahkemesi ve savcılık, iflas eden gerçek veya tüzel kişiye (limited veya anonim şirket vb.) ait muhasebe kayıt, defter ve belgelerin, tacirin tutmakla yükümlü olduğu ticari defterler ile birlikte muhasebe kayıtları, banka hesapları, tapu kayıtları, çek hesapları, borç ilişkilerini ispatlayan sözleşmeler, faturalar, makbuzlar, sevk irsaliyeleri, elektronik kayıtlar gibi ticari defterlerin dayanağını oluşturan ve vergi dairesinden temin edilebilecek diğer belgeler ile malvarlığı hareketlerinin izlenebileceği kayıt ve belgeleri araştırmalıdır. Araştırma neticesinde elde edilen tüm bilgi ve belgeler uzman bir bilirkişi kuruluna verilerek iflas eden tacirin hileli tasarrufları olup olmadığı bilimsel bir raporla tespit edilmelidir.
Hileli iflas suçunun cezası; 3 yıldan 8 yıla kadar hapis cezasıdır (TCK m.161).
Taksirli İflas Suçunun Unsurları ve Cezası (TCK 162)
Taksirli iflas suçu, failin tedbirli ve öngörülü davranmaması, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı hareket etmesi halinde söz konusu olur.
TTK m.18/2 uyarınca her tacirin ticaretine ait tüm faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket etmesi gerektiği şeklinde prensip dolayısıyla tacir ticari faaliyetlerinde ticari işletmenin büyüklüğü ve kaynakları ile orantılı hareket etmeli, işletmenin içinde bulunduğu durumu dikkate alarak ticaret yapmalıdır. Dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı hareket ederek ticari işletmenin iflasına neden olan tacir taksirli iflas suçunu işlemiş olur.
Taksirli iflas suçu nedeniyle failin yargılanabilmesi için Ticaret Mahkemesi tarafından verilen iflas kararının kesinleşmesi şarttır. İflas kararı, taksirli iflas suçunun da objektif cezalandırılabilme şartıdır.
Taksirli iflas suçunun cezası; 3 aydan 2 yıla kadar hapis cezasıdır (TCK m.162)
Taksirli veya Hileli İflas Suçunda Etkin Pişmanlık (TCK 168)
Hileli veya taksirli iflas suçuna ilişkin etkin pişmanlık koşulları, malvarlığı suçlarına ilişkin etkin pişmanlık hükümlerini düzenleyen TCK m.168’de düzenlenmiştir. Buna göre her iki suç açısından ortak etkin pişmanlık şartları şu şekildedir:
- Hileli iflâs veya taksirli iflâs suçları tamamlandıktan sonra ve fakat bu nedenle hakkında kovuşturma başlamadan önce, failin, azmettirenin veya yardım edenin bizzat pişmanlık göstererek mağdurun uğradığı zararı aynen geri verme veya tazmin suretiyle tamamen gidermesi halinde, verilecek cezanın üçte ikisine kadarı indirilir (TCK m.168/1).
- Etkin pişmanlığın kovuşturma başladıktan sonra ve fakat hüküm verilmezden önce gösterilmesi halinde, verilecek cezanın yarısına kadarı indirilir (TCK m.168/2).
- Kısmen geri verme veya tazmin halinde etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanabilmesi için, ayrıca mağdurun rızası aranır (TCK m.168/3).
Adli Para Cezasına Çevirme, Erteleme ve Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması
Taksirli iflas suçu nedeniyle hükmedilen hapis cezası adli para cezasına çevrilebilir. Ancak, hileli iflas suçu yargılamasında faile etkin pişmanlık hükümleri uygulanmadığı müddetçe hükmedilecek ceza miktarı nedeniyle hapis cezasının adli para cezasına çevrilmesi mümkün değildir.
Taksirli iflas suçu nedeniyle hükmedilen hapis cezası hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması (hagb) kararı verilmesi mümkündür. Ancak, hileli iflas suçu yargılamasında etkin pişmanlık hükümleri uygulanmadığı müddetçe hükmedilecek ceza miktarı nedeniyle hapis cezası hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmesi mümkün değildir.
Taksirli iflas suçu nedeniyle hükmedilen hapis cezasının ertelenmesi mümkündür. Ancak, hileli iflas suçu yargılamasında etkin pişmanlık hükümleri uygulanmadığı müddetçe hükmedilecek ceza miktarı nedeniyle hapis cezasının ertelenmesi mümkün değildir.
Taksirli veya Hileli İflas Suçu Şikayet Süresi, Zamanaşımı ve Uzlaşma
Hileli veya taksirli iflas suçları, uzlaşma kapsamında olan suçlardan değildir.
Hileli veya taksirli iflas suçu, şikayete tabi suçlar arasında yer almadığından savcılık tarafından resen soruşturulur, bu suçlara dair herhangi bir şikayet süresi yoktur.
Hileli iflas suçunun dava zamanaşımı süresi 15 yıldır. 15 yıllık dava zamanaşımı süresi, iflas kararı daha sonra verilse bile, hileli tasarrufların yapıldığı tarihten itibaren işlemeye başlar. Taksirli iflas suçu nedeniyle yapılan yargılamalarda olağan dava zamanaşımı süresi 8 yıldır.
Hileli ve Taksirli İflas Suçu Yargıtay Kararları
Hileli veya Taksirli İflas Halinde Müdür ve Ortakların Ceza Sorumluluğu
Sanıkların ortağı olduğu, sanık …‘in ise aynı zamanda yetkili şirket müdürü olduğu, .. Oto İnş. Metal San. ve Tic. Ltd. şirketi hakkında … 12. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından iflasına karar verildiği, iflas idaresi tarafından şirkete ait ticari defterler üzerinde yapılan inceleme sonucunda şirketi yetkililerinin basiretli bir tüccar gibi davranmayarak şirketin mevcudiyetini bildikleri halde ehemmiyetli miktarlarda çek ve senetler vererek cari hesaplar yoluyla borçlandıkları, vergi ve SSK borçlarını ödemedikleri, şirket yetkililerinin sürekli şirket sermayesini çekerek şirketi ve 3. kişileri zor duruma düşürdükleri; şirket ortaklarının taahhüdü olan sermaye borçlarını ödemedikleri, muvazaalı işlemler sonucu şirketi işleyemez ve borçları ödeyemez konuma getirdikleri, bu surette sanıkların hileli iflas suçunu işledikleri iddia ve kabul olunan somut olayda,
Limited şirketlerde yönetim yetkisinin, şirketi temsile yetkili müdür de olduğu, dolayısıyla şirketin hileli veya taksirli olarak iflası halinde suç teşkil eden eylemleri gerçekleştiren şirket müdürü ve bunun eylemlerine iştirak eden diğer şeriklerin sorumlu olacağı, somut olay da ise diğer sanık …‘in şirkette %97,5 hisse sahibi ve yetkili müdür olduğu, sanık …‘nın ise şirkette %2,5 hisseye sahip olduğu ve şirketi temsile yetkisinin bulunmadığı, ayrıca sanık …‘nın diğer sanığın eylemlerine iştirak ettiğine dair her hangi bir delilin mevcut olmadığı, bu hususunda alınan bilirkişi raporu ile de sabit olması karşısında, sanık …‘nın cezalandırılabilmesi için her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı deliller elde edilemediğinden verilen beraat kararında bir isabetsizlik görülmemiştir (Yargıtay 23. Ceza Dairesi – Karar : 2016/8596).
İflas Kararı Hileli İflas Suçunun Önşartıdır
1)5237 sayılı TCK 161/1 maddesi gerekçesinde de açıkça belirtildiği üzere, iflas kararı objektif bir cezalandırılabilme şartı olup, sanığın hileli iflas suçundan cezalandırılabilmesi için mutlaka kesinleşmiş iflas kararının bulunması ve denetime imkan verecek şekilde kesinleşme şerhi içeren onaylı suretinin dosya içerisine alınması gerekmekte olup, sanığa ait Sertaç Yem şirketi hakkında … 2. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından verilen kesinleşme şerhini içerir onaylı iflas kararının denetime imkan verecek şekilde dosya içerisine alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi,
2)Asliye Ticaret Mahkemesi’nde görülen iflas erteleme davası sırasında, yediemin olarak sanığa teslim edilen, müflis şirketine ait suça konu üç adet aracı, iflas idaresinin ihtarına rağmen teslim etmeme şeklinde subut bulunan eylemde, sanığın tek bir eylem ile hem TCK 161. maddede düzenlenen hileli iflas suçunu hem de TCK 289. madde de düzenlenen muhafaza görevini kötüye kullanma suçlarını işlediğinin anlaşılması karşısında, TCK’nın 44. maddesinde düzenlenen fikri içtima hükümleri uyarınca TCK’nın 161 maddesi uyarınca mahkumiyeti ile yetinilmesi gerekirken ayrıca muhafaza görevini kötüye kullanma suçundan da mahkumiyetine karar verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 23.Ceza Dairesi – Karar : 2016/5365).
Hileli veya Taksirli İflas Suçunda Delil Araştırması ve İspat
Müflis şüpheli şirketin tasfiye işlemlerine ait …. İcra Dairesinin 2015/16 sayılı dosya içeriğinin onaylı örneklerinin veya asıllarının dosya içine alınması, dosya arasında bulunduğu belirtilen bilirkişi raporunun incelenmesi, müştekinin iddiaları doğrultusunda şüpheli şirkete ait ticari defterler ile bunların dayanağını oluşturan muhasebe kayıtları, banka hesapları, çek hesapları, borç ilişkilerini tevsik eden sözleşmeler, faturalar, makbuzlar, sevk irsaliyeleri ile varsa elektronik kayıtların temin edilerek, dosyanın ticaret, icra ve iflas ve ceza hukuku alanında uzman üç kişilik bilirkişi heyetine tevdii ile TCK’nın 161 ve 162. maddelerinde sayılan eylem ve işlemlerin bulunup bulunmadığı hususlarında rapor alınmak suretiyle, toplanacak deliller ve yapılacak inceleme sonucuna göre şüphelinin hukuki durumunun tayin ve takdir edilmesi gerekirken, eksik inceleme yapılmak suretiyle kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar verilmiştir. Bu nedenle kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yapılan itirazın reddi hukuka aykırı olup bu karara yönelik kanun yararına bozma talebinin kabulüne ve kararın bozulmasına karar verilmiştir (Yargıtay 15. Ceza Dairesi – Karar : 2016/9973).
Öncelikle …. İcra Müdürlüğünün 2007/21886 esas sayılı dosyasında icra takibi dosyası ile …. İcra Hukuk Mahkemesinin 2008/248 esas sayılı dosyasında istihkak iddiasının reddine dair karar dosyalarının temyiz denetimine olanak verecek şekilde ceza davası dosyası içerisine alınması, sanığın şirketinde meydana gelen yangınlarla ilgili yangın raporlarının ve akibetinin araştırılması ve sanığın borçları ödeyemez duruma düşmesinde bir etkisi olup olmadığının değerlendirilmesi, borçlu şirketin adresinde 11/03/2008 tarihli yapılan hacizde aynı adreste … Malz. San. Tic. Ltd. Şirketinin faaliyet göstermesinin ve mallarla ilgili istihkak iddiasında bulunmasının tek başına alacaklının alacaklarının teminatı mahiyetinde olan malların sanık tarafından kaçırılması anlamına gelmeyeceği gözetilerek, sanığın yetkilisi olduğu şirkete ait muhasebe kayıt, defter ve belgelerin (TTK 64. maddesince, tacirin tutmakla yükümlü olduğu ticari defterler ile birlikte muhasebe kayıtları, banka hesapları, tapu kayıtları, çek hesapları, borç ilişkilerini tevsik eden sözleşmeler, faturalar, makbuzlar, sevk irsaliyeleri, elektronik kayıtlar gibi ticari defterlerin dayanağını oluşturan Vergi dairesinden temin edilebilecek diğer belgeler ile malvarlığı hareketlerinin izlenebileceği kayıt ve belgeler veya katılanın ibraz edeceği ticari belgeler) üzerinde, Ticaret, İcra ve İflas ve Muhasebe alanında uzman üç kişilik bilirkişi kurulu aracılığıyla inceleme yaptırılarak, TCK’nın 161 maddelerinde sayılan eylem ve işlemlerin bulunup bulunmadığı, duraksamaya yer vermeyecek şekilde saptanıp sonuca göre , sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması hukuka aykırıdır (Yargıtay 15.Ceza Dairesi – Karar : 2016/8739).
Somut olayda müştekinin şüpheliler … ve …‘in ortağı olduğu, şüpheli …‘in eski ortağı olup diğer şüphelilerle birlikte hareket ettiği …… Geliştirme ve İnşaat Taah. Ltd. Şti’nden proje üzerinden daire satın alarak, daire bedelinin söz konusu şirketin hesabına yatırdığı, ancak müştekiye vaat edilen dairenin verilmediği gibi ödediği bedelin de iade edilmediği, şüphelilerin iflas ettiklerini savunmalarına rağmen, müşteki vekilinin dilekçesinde şüphelilerin iflasının hileli olduğu, bu konuda araştırma yapılmasının gerektiği yönündeki talebinin dikkate alınmadığı, söz konusu şirkete ait ticari defter ve bilançoların getirtilerek bilirkişi incelemesinin yaptırılması, 3. kişilere devredildiği iddia olunan devirlerin araştırılması, toplanacak deliller ve yapılacak inceleme sonucuna göre şüphelilerin hukuki durumunun tayin ve takdir edilmesi gerekir (Yargıtay 23. Ceza Dairesi – Karar : 2016/9567).